Zorlu Bir Oyun
İçsel gerilimini gravürün keskin ve katı karakteriyle ustalıklı bir şekilde bütünleştiren Misman’ın son sergisi Anadolu Üniversitesi, Kütüphane sergi salonunda. Hafızalara kazınır gibi metale kazınan onca yıl, onca anı ve onca çalışma...
Ülkemizdeki en üretken sanatçılardan Hayati Misman. Kullandığı gravür tekniğinin gerektirdiği zorlu ve zahmetli süreci de düşündüğümüzde onun üretkenliğine olan saygımız daha da artmakta. Üstüne üstlük bu tekniği kullanma şekliyle de kolay olmayan bir yolunu tercih etmiş bir sanatçı. Gerek aquatint ile yarattığı biçimlendirmeler ve tonlama çeşitliliği gerekse bu şekilde hazırlanan çok sayıda plakanın üst üste bindirilerek yarattığı benzersiz biçimler, şaşırtıcı bir teknik yetkinliği ortaya koymaktadır. Bu durum kendi içinde bazen öylesine karmaşık ve anlaşılmayan bir hal almaktadır ki işin uzmanları bile yapıt karşısında onun tekniğini anlamak için bilmece çözen konumuna düşmektedir. Onun ülkemizde bu tekniğe yeni bir açılım getirdiği ve soluk aldırdığı muhakkaktır. Kendisinden önce tekniği böyle algılayan olmadığı gibi, ondan sonra da bu görme şekli gittikçe yaygınlaşan bir hal aldı. Bir çok genç sanatçıya örnek oldu. Renkli gravürün bu zorlu şeklini tercih etmiş olması bize sanatın tutkulu bir sevgi beraberliği olduğunu da derinden anımsatmaktadır.
Bilinçaltının ve tarihin derinliklerinde aranabilecek onlarca imge bu resimlerde yeni bir buluşmayı gerçekleştiriyor; resmin kurgusal yapısı içinde soyut bir eleman gibi bütüne eklemleniyor... Misman’ın resimlerinde öteden beri ısrarla kullandığı kadın ve kuş imgesine eklemlenen spiral formlar, atlılar, sütun başlıkları ve Anadolu uygarlıklarını andıran imgeler, belleğimizde parçalı bir şekilde yer eden tarihsel geçmişimize ilişkin göndermeler içermektedir. Bunlar puzzle’nın birer parçaları gibi yüzeyde organize edilerek, onun kompozisyon sorunlarına ilişkin yeni seçenekler sunduğunu göstermektedir.
Birbirinin içine geçmiş ve parçalanmış yüzeylerin bütünle kurduğu ilişkiler ve bunun alternatif arayışları onun kompozisyon üzerinde çok düşündüğü ve bunu neredeyse birincil sorun olarak gördüğünü göstermektedir. Yalnız yüzey parça ilişkileri açısından değil, plakanın dikdörtgen ve kare şeklini bozarak, figür görünümüne ve anıtsal heykel görünümüne dönüştürdüğü kalıp şekilleriyle de alternatif kurgu düzenleri gerçekleştirmektedir. Bunun da ötesinde son yıllarda metal kalıpların etkili görünümlerinin cazibesine kapılmış olmaktan olsa gerek, onların bireşiminden oluşturduğu büyük boyutlu, basılmamış plakalar (gravür kalıbı) üretti. Bir kısmını bu sergide de görebileceğimiz bu kalıp-rölyefler onun alıştığımız resim tarzının malzeme ekseninde kullanıldığı ilginç işler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların çoğu iki boyutlu ve üçboyutlu malzemeler üzerine kaplanmış, kısmen renklendirilmiş ve oyulmuş plakalardan oluşmaktadır. Yalın formlardan oluşmuş görünümleri çarpıcı bir etki yaratmaktadır. Batı sanatında zaman zaman tanık olduğumuz plakaların (kalıp) sergilenmesinden farklı olarak, hazırlanmış bu işler, bir çeşit metalden oluşturulmuş ilginç ve özgün resimler olarak ta düşünülebilir.
Hayati Misman, gravürü tematik yaklaşımları öne çıkaran, yalın ve dolaysız algılanabilen bir bakışın ötesinde düşünür. Bu anlamda onun bakışı, iç içe geçmiş, karmaşık ama birbirleriyle kesinlikle ilintili biçimsel oluşumların bir organizasyonudur. Üst düzeyde estetik kaygılarla, yüzeyi gerek biçim gerekse alan olarak parçalayıp yeniden organize etmektedir. Kompozisyon, farklı organik yapıların kendine özgü biçimsel oluşumlardan meydana gelmiştir. Bu resimlerin katı ve keskin biçimleri, kendilerine özgü oluşturdukları geometri ve karşıt biçimsel ilişkiler, parçalanmanın yarattığı gerilimi duyumsatır. Ancak bu gerilim, kullanılan tekstür ve rengin etkisiyle ruhsal yapımız üzerinde yoğun duygusal bir etkiyle tümleşik yapıya dönüşür. Birbirinin içinde giderek eriyen ve belirsizleşen zengin değer skalası ile katı geometrik yapılanma arasında kurulmaya çalışılan bir denge gibi. Bu resimlerde teknik ile bir oyun oynandığı muhakkaktır. Bunca yıllık deneyim ve birikimin içerisinde harmanlanan, yeniden biçimlenen ve yeniden varolan bir oyun. Zorlu ve diri bir heyecanın dinmeksizin kendini duyumsattığı bir oyun...
Sonuç olarak, dinamik biçimsel oluşumlar aracılığıyla gerilimli bir atmosfer yaratan Misman’ın bakışı, bize gravürün kullanım sınırsızlıklarını göstermesi açısından ilginç bir deneyim serüvenini sunmaktadır.
Sergi 5-19 Aralık 2005 tarihlerinde Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Kütüphane sergi salonunda(Alt-Üst salonlar) gezilebilecek
* “Zorlu Bir Oyun”(Hayati Misman’ın Gravürleri Hakkında) Art & Life, Sayı: 14, Ocak Şubat 2006,Sayfa:34-35