Kendi Estetiğini Yaratmış Bir Ressam Olarak Hayri Esmer

Hayri Esmer’in sanatı özgün bir kulvarda ilerliyor. Yaratıcı bilinci, araştırmacı kişiliği ve keşif duygusuyla  sanatçı;  bilgiye, evrene, saklı olana açık tutumuyla kendi sanatında yol almayı sürdürüyor. Görsel-kavramsal gönderimli geçmişten bu güne getirdiği çalışmalar içinde, düşünceyi ve kavramı görsel kıldığı kadar, bu görsellik alanı boyutunda  özgün düşünsel derinlikler de yakalamış ve onu yeniden  yaratmıştır. 

Onun bütün çalışmalarının temelini insan merkezli bir kültür ve anlayış oluşturmaktadır. İnsanın var oluşu, hapsedilmişliği,  yitikliği, kaotik gerçekliğin içinde sürüklenmişliği, sınırlar vb. hep geçmişten bu güne onun sanatının temel yapısını oluşturmaktadır. 

Sanatın temelinin  bir arayış estetiğine dayandığının farkında sanatçı. Durmaksızın   gelişen bir dinamik strüktür kurgulaması da burada yatıyor. Son dönem çalışmalarında beliren  minimal ve monokrom yapı da bu arayış ve sanata eleştirel yaklaşımının entelektüel tutumu olarak görülmeli. Bütün sanatsal konjüktürü içinde Hayri Esmer, aynı zamanda plastik değerlere de gerekli ağırlığı vermiştir. Sanat onun için bir dengenin ortak kulvarında ilerlemektedir. Bu ortak kulvar ve dengeye ulaşan yapı, biçim-içerik ilişkisinin ortak bir değer yaratması şeklinde algılanmaktadır. 

Her bir eserde başka bir düşünsel döngü yakalamayı ve bu düşünselliği görsel olanla birlikte yüksek ayar bir plastiğe dönüştürmeyi hedefleyen sanatçı,  çalışmalarının tümünde  bunu da  ortaya koymuştur. Minimalize edilmiş optik olgu, son dönem çalışmalarında, monokrom görsel yapı tüm zengin içeriğiyle ortaya çıkmakta; bu plastik görsel elamanlar, aynı zamanda düşünsel derinlikleri ve tüm insani özellikleriyle de dramatik bir etki yaratmaktadırlar. Dramatik etki, aslında Hayri Esmer’in hemen hemen bütün çalışmalarında vardır. Bu dram, kaotik veya hayata gri bir gerçekliğin ötesinden  bakma biçiminde değil; hayatın içindeki  buruk yalnızlığı, hapsedilmişliği ve iletişimsizliği keşfetme, sezme boyutunda ilerlemekte, ortaya çıkmaktadır. 

Bu optik olan, bu ışık blokajlarından oluşan, kategorize edilmiş, akıl ve geometri kılınmış plastik yapılar da; aynı zamanda onun görsel olduğu kadar düşünsel derinliğini de göstermekte, yansıtmaktadır. Modern ötesi sanatın temel formülasyonu olan, benliğin kavramsal yeniden dönüşünü hedefleyen bu  özgün estetik kategori, kendine özgü derinlikler, sezişler, saygın kompozisyon biçemiyle sanatta yerini almaktadır. 

Evet, Hayri Esmer’in sanatı, bütün görsel özgünlüğüne, düşünsel derinliğine mukabil, aynı zamanda  saygın bir yapıya da sahiptir. Bu saygınlık aristokrat bir kimlik boyutunda oluşmaktadır onun sanatında. Bir bütünün parçaları veya her parçanın kendi içinde tamamlanmış bir bütün, geniş bir kompozisyon teşkil ettiği  resimler sanatçının süreç içindeki döngüsel estetiğini de göstermektedir. Evet, döngüsellik; doğrusal bir çizgi değildir onun sanatında ortaya çıkan;  daha çok döngüsel bir gerçeklik üzerine kuruludur. Değişim, aklın kavradığı ve yorumladığı estetik değerler boyutunda oluşmakta, düşünsel  değerler bu çerçevede nihayete ermektedir. Hayri Esmer belki tam bir konsept ressamı değildir ama, konsept onda yaratı formülasyonu oluşturmakta ve ortaya birbirine bağlantılı dinamizmi çıkarmaktadır. 

ESTETİĞİN DİNAMİK STRÜKTÜRÜ 

Onun bütün sanatsal serüveni içinde ortaya çıkan yapı, dinamik bir strüktür geliştirdiğini göstermektedir. En durağan yapı ve görsel alan da bile sanatçı, ‘hareket’ olgusunu, yaşamsal bir realite olarak kavramanın modellerini ortaya koymuştur. Yaşamsal realite, realiteler toplamı; sanatçı için aslında  vazgeçilmez olgular, vazgeçilmez zorunluluklardır. O kendi sanatının merkezini salt bir optik  algılama, giderek plastik bir güzellik fikri üzerine kurgulamamış; bundan çok öte, onun için sanat  zorunlulukların paylaşımı şekline dönüşmüştür. 

Zorunluluk? Hayatta var olmuşluğun getirdiği sancıdır bir boyutuyla ve bir boyutuyla, insan gerçekliğinin  keşif sürecidir. Hem içe ve hem dışa; bedensel varlığa ve dünyaya doğru ilerleyen bir süreç, bu süreç içinde yaşanılan dramdır. Bunun bilincinde olan sanatçının sanatı görsel-düşünsel eylem boyutunda olacaktır. O bunu estetik değerlerden taviz vermeden gerçekleştirir. Entelektüel bir sanatçı olmanın sorumluluğunu, düşünceyi, kavramı, anlamı ve trajediyi  biçemin özgünlüğünde gerçekleştirmede bulur, gösterir. Bunun bilincinde hareket eden sanatçı için estetik değer düşünsel değerden daha ön plandadır. Bu kavramın hiçe sayıldığı anlamına gelmez ama, bir ressam için gerekli olan koşulun plastik değerin önceliği olduğunu ortaya koyar. 

Sanatçının tüm estetik yapısı dinamik bir strüktür oluşturur. Bu dinamik yapı, onun tercihinden ziyade  hayatı algılamasının  zorunlu bir koşuludur. Hayatı bir bilinç süreci olarak kavrayan sanatçı  insan merkezli  yapı boyutunda hümanist bir karakter geliştirir. Sanat onun için bir bilinç kazanma, giderek bilinci dönüştürme ve hayatı değişim değeri içinde  algılama olduğu kadar, aynı zamanda, insan bilincinin saklı estetik ve düşünsel katsayılarını çözme ve sorgulama olarak da yansır. 

Özellikle son dönem çalışmaları  göz  önünde tutulduğunda, bu dinamik düzen fikrinin nasıl  geliştiği, olgunlaştığı ve kendi sanatını ileriye doğru taşıdığı çok iyi algılanacaktır.